Bu gün CHP Tuzla İlçe Başkanı Ali Ekber Kızılkan’ın bir gazeteciye ettiği küfür, hakaret ve yakışıksız benzetmelere sahit oldum. İnanırmısınız, siyasette önemli bir mertebeye gelmiş birinin bir gazeteciye bu denli konuşması, hem basın camiasından biri olarak beni çok etkiledi, hem de bir hafta önce yazdığım yazıyı ispatlar nitelikteydi.
İspata geçmeden önce konuyu aktarıyım;
CHP Tuzla Belediye Meclis Üyesi Bayram Akpınar, Tuzla İstanbul Gazetesi Sahibi Yalçın Yıldırım’a Tuzla ilçe başkanlığı’nda yaşanılan sorunlarla ilgili bir röportaj veriyor. Röportajı yayımlayan Yıldırım, daha sonra bu konuyu ele alan bir köşe yazısı yazıyor. İşte ne olduysa ondan sonra yaşanıyor.
Neler duydum neler;
Akşam saatlerinde buluştuğum gazeteci arkadaşım Yalçın Yıldırım’ın telefonu çalıyor, arayan CHP Tuzla İlçe Başkanı Ali Ekber Kızılkan, sesi bayağı sert, belli ki sinirli, sesi telefonun ahizesine sığmıyor yan masadan duymamak imkansız. Yapılan haber ve köşeyle alakalı Yıldırım’a yakışıksız benzetmeler yapmaya başlayan sayın Kızılkan, hızını alamayarak işi hakarete ve hemen akabinde de burada yazmayı uygun bulmadığım küfüre kadar taşıyor.
Bendeki mesleki tepki;
Hani; kulaklarımla duymasam “hadi be ordan” derim. Üstelik ilçe başkanlığı ile alakalı sözleri gazeteci değil, röportajı yaptığı kişi söylemişken. Onu da bir tarafa koyalım, gazeteci kendi yorumlamış olsa bile, tarz bu şekilde mi olmalı? Varsa bir yalan, yanlış ifade, veririsin avukata gereğini yapar. Bir ilçe başkanının bu kadar siyasi üslübu bozarak karşısındakinin bir gazeteci olduğunu unutup, bu tür söylemlere girmesini, ben bu camiadan biri olarak esefle kınıyorum.
İşte ispat;
Bu olayların bu raddeye gelebileceğiyle alakalı geçen hafta yazdığım köşe yazısında aynen şu satırlara yer vermiştim
“Gazetecilerle arasını hiçbir zaman düzeltemeyen ve bununla ilgili olumlu adım bile atmayan CHP Tuzla İlçe Başkanlığı, aynı mirası ağabeyleri olarak gençlik kollarına bırakıyor. Onu bunu bilmem CHP Tuzla İlçe Örgütü, başta ağabeyleri olmak üzere kendine çeki düzen vermezse, CHP’yi Tuzla’da kurtarmak için hiçbir “çare” kalmayacak”
YORUMLAR