KÜÇÜK EVLER BÜYÜK SORUNLAR
21 Ağustos 2024 - 17:44 - Güncelleme: 21 Ağustos 2024 - 17:55
Son yıllarda, minimalist yaşam tarzını benimseyenler arasında Tiny House ve karavanlara ilgi hızla artıyor. Tescilli ve Trafik Yönetmeliği’ne tabi olan bu ruhsatlı araçlar, sahiplerinin kendi arazilerinde park edip yaşamlarını sürdürmesine imkan tanıyor. Ancak, bazı belediyeler keyfi aldıkları encümen ve meclis kararlarıyla bu özgürlüğü kısıtlamaya çalışıyor, para cezaları kesiyor ve hatta araçlara el koyuyor. Bu tür uygulamalar, yasal olmayan bir yetkiyi kullanmak anlamına geliyor ve vatandaşların mülkiyet hakkını ihlal ediyor.
Tiny House ve karavanlar, imar değil, Trafik Yönetmeliği’ne bağlıdır. Dolayısıyla, bu araçların kendi sahip mülklerinde konaklamaları mevcut şartlar altında yasaldır. Şahsi görüşüm belediyeler, yasal olmayan uygulamalara başvurmak cezalar kesmek, araçları kaldırmak gibi geçici çözümler bulmak yerine bu araçların imar mevzuatının bir bölümüne uygun hale getirilmesi yönünde adımlar atmalıdır. Bu, hem yerel yönetimleri hem de araç sahiplerini sorumluluk sahibi yapıp, her iki tarafı da memnun edebilecek bir çözüm olacaktır.
Kaldı ki, kesilen cezalar ve el konulan araçlar hakkında açılan hiçbir davayı kazanamayan belediyeler, emsal kararlarla vatandaşı karşısına alarak, siyasi itibardan başka bir şey kaybetmez. Çünkü “barınma hakkı” insanların en temel hakkıdır. Bu hak, sadece bir çatının altında yaşama hakkı olmakla kalmaz; aynı zamanda temiz su, sanitasyon, ısıtma ve güvenlik gibi temel ihtiyaçların karşılanması anlamına da gelir.
Tiny House ve karavan sahiplerinin haklarını savunurken, devletin ve yerel yönetimlerin de kent düzenini koruma yükümlülüğünü unutmamak gerekir. Bu araçlar, tescilli olmalarına rağmen, kanalizasyon, atık su, temiz su ve elektrik gibi alt ve üst yapı gereksinimlerini karşılamakla yükümlü olmalıdır. Ayrıca, çevre koruma ve vergilendirme gibi konularda da gerekli adımlar atılmalıdır.
Bu tür düzenlemelerin yasal bir zemine oturtulması hayati önem taşır.
"Tiny House’umu alır, koyarım arsama hiçbir sorumluluğum yok" demek ne gerçekçi ne de adildir. Tiny House ve karavan sahipleri, devletlerine karşı yükümlülüklerini yerine getirmeli, vergilerini ödemeli ve gerekli görülen prosedürleri tamamlamalıdır. Bu, bireysel hakların korunmasını ve toplumsal düzenin sağlanmasını temin ederken tarafların da karşı karşıya gelmemesini sağlayacaktır.
Sonuç olarak, Tiny House ve karavan sahipleri halihazırda ki durumda belediyelerin hukuksuz uygulamalarına karşı durmalı, farkındalık yaratmalı ve haklarını adalet önünde savunmalıdır. Belediyelerin de keyfi kararları, hukuk devleti ilkesine aykırıdır.
Şahsen ben bina yığınları içerisinde bir mahallede yaşamak yerine, Tiny House’larla veya tek katlı evlerle donatılmış bir mahallede yaşamayı tercih ederim. İnsanların daha fazla kazanç için kat kat inşa ettikleri binalar, para hırsıyla yükselirken, minimalist yaşamı seçenlerin bu tercihlerine yapılan müdahaleler ancak rant odaklı olabilir.
Yarın sizlerle güzel olacak.
Baran Ariç
Tiny House ve karavanlar, imar değil, Trafik Yönetmeliği’ne bağlıdır. Dolayısıyla, bu araçların kendi sahip mülklerinde konaklamaları mevcut şartlar altında yasaldır. Şahsi görüşüm belediyeler, yasal olmayan uygulamalara başvurmak cezalar kesmek, araçları kaldırmak gibi geçici çözümler bulmak yerine bu araçların imar mevzuatının bir bölümüne uygun hale getirilmesi yönünde adımlar atmalıdır. Bu, hem yerel yönetimleri hem de araç sahiplerini sorumluluk sahibi yapıp, her iki tarafı da memnun edebilecek bir çözüm olacaktır.
Kaldı ki, kesilen cezalar ve el konulan araçlar hakkında açılan hiçbir davayı kazanamayan belediyeler, emsal kararlarla vatandaşı karşısına alarak, siyasi itibardan başka bir şey kaybetmez. Çünkü “barınma hakkı” insanların en temel hakkıdır. Bu hak, sadece bir çatının altında yaşama hakkı olmakla kalmaz; aynı zamanda temiz su, sanitasyon, ısıtma ve güvenlik gibi temel ihtiyaçların karşılanması anlamına da gelir.
Tiny House ve karavan sahiplerinin haklarını savunurken, devletin ve yerel yönetimlerin de kent düzenini koruma yükümlülüğünü unutmamak gerekir. Bu araçlar, tescilli olmalarına rağmen, kanalizasyon, atık su, temiz su ve elektrik gibi alt ve üst yapı gereksinimlerini karşılamakla yükümlü olmalıdır. Ayrıca, çevre koruma ve vergilendirme gibi konularda da gerekli adımlar atılmalıdır.
Bu tür düzenlemelerin yasal bir zemine oturtulması hayati önem taşır.
"Tiny House’umu alır, koyarım arsama hiçbir sorumluluğum yok" demek ne gerçekçi ne de adildir. Tiny House ve karavan sahipleri, devletlerine karşı yükümlülüklerini yerine getirmeli, vergilerini ödemeli ve gerekli görülen prosedürleri tamamlamalıdır. Bu, bireysel hakların korunmasını ve toplumsal düzenin sağlanmasını temin ederken tarafların da karşı karşıya gelmemesini sağlayacaktır.
Sonuç olarak, Tiny House ve karavan sahipleri halihazırda ki durumda belediyelerin hukuksuz uygulamalarına karşı durmalı, farkındalık yaratmalı ve haklarını adalet önünde savunmalıdır. Belediyelerin de keyfi kararları, hukuk devleti ilkesine aykırıdır.
Şahsen ben bina yığınları içerisinde bir mahallede yaşamak yerine, Tiny House’larla veya tek katlı evlerle donatılmış bir mahallede yaşamayı tercih ederim. İnsanların daha fazla kazanç için kat kat inşa ettikleri binalar, para hırsıyla yükselirken, minimalist yaşamı seçenlerin bu tercihlerine yapılan müdahaleler ancak rant odaklı olabilir.
Yarın sizlerle güzel olacak.
Baran Ariç
YORUMLAR